Etiket: Ağır Ceza Avukatı

TAKSİRLE ADAM ÖLDÜRME/TAKSİRLE ÖLDÜRME SUÇU

Taksirle Öldürme Suçu Nedir?

Taksirle öldürme suçu; bir kimsenin dikkatsiz davranışları nedeniyle istemeden başka bir kimsenin ölümüne sebebiyet vermesidir. Bu suç, Türk Ceza Kanunu madde 85’te düzenlenmiştir.

TCK 85:

“Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, iki yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Taksirle Öldürme Suçu Nasıl Oluşur?

Taksirle öldürme suçu, bir kişinin, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması ve bu davranışı sonucunda başka bir kimsenin ölümüne sebebiyet vermesi ile oluşur. Ayrıca suçun oluşabilmesi için, kişinin bu davranışıyla bir kimsenin ölümüne sebebiyet verebileceğini öngörememiş olması gerekmektedir. 

Bu kapsamda, taksirle öldürme suçunu oluşturan unsurlar  şöyle belirtilebilir:

  • Bir kimsenin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranması,
  • Ölüm neticesinin, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış nedeniyle gerçekleşmesi,
  • Kişinin, bu davranışı nedeniyle ölüm neticesinin gerçekleşeceğini öngörememiş olması,

Dikkat ve özen yükümlülüğü, birtakım tedbirler alarak ortaya çıkacak sonuçların önlenmesi yükümlülüğüdür. Bir davranışın dikkat ve özen yükümlülüğüne uygunluğu, genel hayat tecrübesine, belli bir alana ilişkin kurallara yönelik objektif değerlendirmeler yapılarak belirlenir. 

Örneğin, evde küçük çocuk bulunmasına rağmen ilaç, silah gibi eşyaların ortada bırakılması, sürücülerin trafik kurallarına uymaması, doktorların özensiz tıbbi müdahaleleri veya işverenlerin işçi sağlığı ve güvenliğine ilişkin kurallara uymaması gibi hususlar dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık oluşturacaktır.

Yargıtay da bir kararında; sanığın köpeğinin, yeterli sağlamlıkta olmayan zincirini koparıp, köpek kulübesi ile yol arasında herhangi bir tel örgü veya kapı olmayan yerden sokağa çıkarak ölene havlaması ve hamle yapması nedeniyle ölenin düşüp kafasını yere çarparak yaralanıp ölmesinde, sanığın taksirinin bulunduğunu belirtmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/4475 E.  ,  2016/3877 K.)

Yargıtay başka bir kararında; sanığın, olay sırasında süratli seyrettiğine dair herhangi bir delil bulunamaması ve su kemeri ayağı arkasından aniden yola çıkan yaya çarpması fiilinde kusurunun bulunmaması sebebiyle verilen mahkumiyet kararının bozulmasına karar vermiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2006/3586 E., 2006/5159 K.)

Taksirle öldürme suçunun oluşumu bakımından yalnızca dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışın bulunması yeterli değildir. Ayrıca bu davranışın kişinin ölümü ile doğrudan ilişkilendirilebilmesi gerekmektedir.

Örneğin; A, ehliyeti olmayan kardeşi B’ye aracını vermiş ve B de trafiğe çıkarak istemeden C’nin ölümüne sebebiyet vermişse, burada A’nın taksirle öldürme sorumluluğundan bahsedilemez. Çünkü A’nın dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı ile C’nin ölümü arasında doğrudan bir bağlantı yoktur. 

Yargıtaya konu bir olayda; ölenin, elektrik çarpması sonucu yaralandığı ancak hastanede tedavi sırasında yanlış ilaç kullandığı için öldüğü ve elektrik çarpması ile ölüm arasında bağın bulunmaması nedeniyle işveren sanıkların taksirle öldürme suçundan sorumlu tutulamayacağı ifade edilerek beraatlerine karar verilmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi  2015/4320 E.  ,  2016/6683 K.)

Yargıtay başka bir kararında; sanığın açtığı kuyuyu kapatacak herhangi bir önlem almaması davranışının, küçük bir çocuğun ölmesine neden olması sanıkla ilişkilendirilse de, çocuğu kurtarmak isteyen babasının kuyuya atlayarak yaralanıp ölmesi sonucunun sanığa yüklenemeyeceği belirtilmiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 22.04.1985 tarihli 9-410/228 karar.)

Taksirle öldürme suçunun oluşabilmesi için gerekli son ölçüt öngörülebilirliktir. Fail, ölüm neticesini tahmin edebilmesi gerekirken, o an için ölüme sebebiyet vereceğini düşünememektedir. Öngörülebilirlik; failin yaşı, zekası, tecrübesi, eğitim durumu, yaşadığı konum gibi subjektif değerlendirmeler yapılarak belirlenir.

Örneğin, A, 15 yaşındadır. Misafir olarak geldiği  B’nin de küçük bir çocuğu bulunmaktadır. A, akşam yatmadan önce düzenli olarak kullandığı siğil ilacını sürmüş ve yanındaki sehpaya koyarak yatmıştır. Sabah odaları dolaşan B’nin küçük çocuğu, ilaç şişesini içerek hayatını kaybetmiştir. Bu durumda 15 yaşındaki A, yaşı ve bulunduğu durum gereğince ölüme sebebiyet vereceğini öngöremeyebilir. Bu nedenle taksirle öldürme suçu oluşmaz.

Taksirle Öldürme Suçu Cezası

Taksirle öldürme suçu cezası, en az 2 yıl, en çok 6 yıl  hapis cezasıdır. 

Kanunda belirtilen bu sınırlar arasında verilecek kesin cezayı hakim belirler. Hakim, kesin cezayı belirlerken; suçun işleniş şeklini, suçun işlenme zamanı ve yerini, failin olaydaki kusurunun ağırlığı, failin özellikleri gibi birtakım öncülleri değerlendirerek karar verir. 

Taksirle Öldürme Suçunun Cezayı Artıran Nitelikli Halleri ve Cezaları

Taksirle öldürme suçunun cezayı artıran nitelikli halleri; bilinçli taksirle öldürme, birden çok kişinin ölümüne sebep olma ve bir veya birden çok kişinin ölümü ile bir veya birden çok kişinin yaralanmasına sebep olmadır. Taksirle öldürme suçunun cezayı artıran nitelikli halleri TCK madde 22’de ve TCK madde 85’te düzenlenmektedir.

TCK 22:

‘’(3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.’’

TCK 85:

‘’(2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş ise, kişi iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.’’

Bilinçli Taksirle Öldürme

Bilinçli taksirle öldürme, bir kimsenin ölüm neticesinin gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, kendine duyduğu güven dolayısıyla dikkatsiz davranması ve bu nedenle istemeden bir kimsenin ölümüne sebep olmasıdır. 

Suçun temel halinden farklı olarak, fail burada neticeyi öngörebildiği ancak dikkatsiz davranışlarına devam ettiği için daha ağır cezalandırılmakta, cezası ⅓ – ½ oranında artırılmaktadır. 

Yargıtay bir kararında; sanığın, odada bulunan av tüfeğini alarak namlusunu ölen kişi doğrultup ‘seni vurayım mı’ şeklinde şaka yaparken tetik düşmesi sonucunda silahın ateşlenmesi ve ölenin göğüs bölgesinden vurularak ölmesi olayında, bilinçli taksirin gerçekleştiğini ifade etmiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 2006/5927 K, 2007/876 E.)

Yargıtay başka bir kararında; sanığın, meskun mahalde, alkollü bir şekilde, yağışlı havada, aşırı hızlı seyrederken kavşağa geldiğinde hızını azaltmayarak önünde seyreden bisikletli kişiye arkadan çarparak ölümüne sebebiyet vermesinin bilinçli taksirle öldürme suçunu oluşturduğuna hükmetmiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 12.11.2017 tarihli, 4840 K, 8117 E.)

Yargıtay’a konu başka bir olayda ise, iş güvenliği uzmanı tarafından olaydan önce eksiklerin tespit edilerek onaylı işyeri defterine yazılmasına rağmen işverenlerin bu eksikleri gidermemesi ve olaya konu makinenin bakım ve onarımının yapılmaması sebebiyle bir kişinin ölümüne neden oluması dolayısıyla sanıklar hakkında bilinçli taksirle öldürme suçunun oluştuğuna karar verilmiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi  2015/2717 E.  ,  2016/489 K.)

Birden Çok Kişinin Ölümüne Sebep Olma

Kişinin, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranışı nedeniyle birden çok kişinin ölümüne sebep olması, daha çok kayba yol açtığından faile verilecek cezanın da daha ağır olması gerekmektedir. Bu nedenle birden çok kişinin ölümüne sebep olan kimse, en az 2 yıl en çok 15 yıl hapis cezası ile cezalandırılır.

Örneğin, A, uzun yolculuk yaptığı bir sırada oldukça yavaş giden kamyonun arkasında seyretmekten sıkılmış ve ters şeride geçerek aracın önüne geçmek istemiştir. Bu davranışı sonucunda, ters şeritten gelen bir araç içindeki B ve eşi C’nin ölümüne sebep olmuşsa, taksirle öldürme suçunun nitelikli halinden yargılanır.

Yargıtay, uçak düşmesi sonucu 57 kişinin hayatını kaybettiği kazada, uçuş ekibinin alçalma planlarındaki usulleri doğru uygulamamaları, arazi yapısını ve coğrafi konumu doğru değerlendirememeleri, pilotların eğitimlerinin eksik olması, uçakta birtakım cihazların arızalı olması nedeniyle taksirle birden çok kişinin ölümüne sebep olma suçuna karar vermiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi 2010/2357 E., 2010/2913 K.)

Bir veya Birden Çok Kişinin Ölümü İle Birlikte Bir veya Birden Çok Kişinin Yaralanmasına Sebep Olma

Bir kimsenin, dikkatsiz davranışı nedeniyle, bir veya birden çok kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden çok kişinin yaralanmasına sebep olması halinde yine nitelikli hal söz konusu olacak ve kişi, 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacaktır. Bu nitelikli hal dolayısıyla failin ayrıca taksirle yaralama suçundan sorumluluğu söz konusu olmayacaktır. 

A’nın ters şeritte ilerlediği örnekte, A’nın karşıdan gelen ve içinde B ve C’nin bulunduğu araca çarpması nedeniyle yoldan çıkması ve yol kenarında yürüyen D ve E’ye çarparak yaralanmasına sebep olması halinde A, birden çok kişinin ölümü ile birlikte birden çok kişinin yaralanmasına sebep olduğundan taksirle öldürme suçunun nitelikli halinden yargılanacaktır. 

Yargıtaya konu bir olayda; sürücü belgesi bulunmayan alkollü sanık, seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybederek arabada bulunan X’in ölümüne ve Y’nin de vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına sebep olmuştur. Bu nedenle Yargıtay, sanık hakkında taksirle öldürme suçunun nitelikli hali bakımından yargılanmasına karar vermiştir. (Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2015/1073 E.  ,  2016/386 K.)

Taksirle Öldürme Suçunun Cezayı Azaltan Nitelikli Halleri ve Cezaları

Taksirle öldürme suçunun cezayı azaltan nitelikli hali, kişi hakkında verilecek cezanın kaldırılmasını veya daha az ceza verilmesini gerektiren durumlardır. Bu durumlar TCK 22’de düzenlenmiştir.

TCK 22/6:

‘’(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.’’

Failin, Kişisel ve Ailevi Durumu Bakımından Ceza Verilmesini Gereksiz Kılacak Derecede Mağdur Olması

Taksirle öldürme suçunu işleyen kişinin, ölümüne sebebiyet verdiği kimselerin yakın akrabası olması ve buna bağlı olarak duyduğu acı sebebiyle mağdur olması halinde kişiye ceza verilemez veya bilinçli taksir söz konusuysa ceza ½ – ⅙ oranında indirilebilir. 

Bu nitelikli halin uygulanabilmesi için, failin ölümüne sebebiyet verdiği kimselerin aileden ve yakın kişiler olması önem taşımaktadır. Yargıtay da, ölen kişinin sanığın babaannesi, kızı, kardeşi, torunu, oğlu, annesi ve üvey kızı olması durumunda bu nitelikli halin uygulanmasına yönelik kararlar vermektedir. 

Örneğin bir kararında, sanığın, kullandığı traktörün devrilmesi sonucunda çamurluğunda oturan kardeşinin ölümüne sebebiyet vermesi olayında TCK 22/6’daki şartların gerçekleştiğine hükmetmiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 6.11.2006 tarihli, 4199 E, 5793 K,)

Ancak Yargıtay, sanığın, amcasının oğlu  veya eniştesini öldürmesi durumunda bu nitelikli halin uygulanmayacağına hükmetmiştir. (Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 30.05.2007, 677/4851)

Yargıtay Ceza Genel Kurulu da önüne gelen bir dosyada, sanığın yaptığı kaza sonucu, taksirle ölümüne neden olduğu annesi ve kız kardeşi bakımından cezasızlık sebeplerinin var olduğu yönünde karar verirken, aynı kazada hayatını kaybeden ve aynı evde ikamet etmediği halası ve yeğenini cezasızlık kapsamında değerlendirmemiş, halası ve yeğeni hakkında taksirle öldürme suçundan hüküm almasına karar vermiştir. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu, 2015/12239 E., 2018/321 K.)

Hangi kişilere karşı meydana gelen eylemlerin bu hüküm kapsamında değerlendirileceği ve meydana gelen ölüm sonucunda failde oluşan mağduriyetin cezaya hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede olup olmadığı hususu, hakim tarafından somut olayın özelliklerine göre takdir edilecektir. 

Taksirle Öldürme Suçunda Etkin Pişmanlık 

Taksirle öldürme suçu, etkin pişmanlık hükümleri uygulanacak suçlar kapsamında değildir. Bu itibarla, taksirle öldürme suçunu işleyen kişilerin, sonradan pişmanlık duyması ve ortaya çıkan zararı azaltmaya çalışması halinde dahi verilecek cezada indirime gidilemeyecektir.

Taksirle Öldürme Suçuna Teşebbüs, İştirak ve İçtima

Teşebbüs, suç işlemek amacıyla harekete geçilmesi ancak elde olmayan sebeplerden suçun tamamlanamamasıdır. Taksirle öldürme suçuna teşebbüs mümkün değildir. Çünkü, teşebbüsün gerçekleşebilmesi için bir suç işleme amacı bulunmalıdır. Ancak taksir halinde, kişi istemeden suça sebebiyet vermektedir.

İştirak, işlenen bir suça katılmak, ortak olmaktır. Taksirle öldürme suçunda iştirak hükümleri uygulanmaz. Çünkü iştirak için, bir suç işleme iradesinin bulunması gerekmektedir. Ancak taksirle işlenen suçlarda, kişi istemeden suç işlemektedir.

İçtima, kişinin davranışı ile birden çok suça sebebiyet vermesidir. Taksirle öldürme suçunda içtima hükümlerininin uygulanması mümkündür. Bu durumda, suçu işleyen kişi en ağır cezayı gerektiren suçun cezası ile cezalandırılır.

Örneğin, alkollü bir şekilde trafiğe çıkan bir kimse, birinin ölümüne sebebiyet vermişse bu durumda hem trafik güvenliğini kasten tehlikeye sokma suçunu hem de taksirle öldürme suçunu işlemiş olur. Bu bakımından taksirle öldürme suçu daha ağır cezayı gerektirdiğinden bu suçtan yargılanacaktır. 

Taksirle Öldürme Suçunun Soruşturma Aşaması

Taksirle öldürme suçunun soruşturma aşaması, yetkili makamlara yapılacak şikayet veya ihbar ile başlayan ve dava açılıp açılmayacağına ilişkin kararla son bulan aşamadır.

Soruşturma aşamasının amacı, şikayet veya ihbara konu suçun işlenip işlenmediğine yönelik araştırma yaparak gerçeğin aydınlatılmasıdır. Bu amaca yönelik soruşturma aşamasında gerçekleştirilebilecek işlemler şunlardır:

  • Şikayet – ihbar
  • Gözaltı
  • Delillerin toplanması
  • İfade ve sorgu
  • Uzlaşma
  • Adli Kontrol
  • Tutuklama

Şikayet-İhbar

Şikayet ya da ihbar, suçun yetkili makamlara bildirilmesidir. Ancak şikayet, suç nedeniyle zarar gören kimseler tarafından yapılırken ihbar suçu bilen herkes tarafından yapılabilir. Taksirle öldürme suçu şikayete tabi bir suç değildir. Dolayısıyla suçun herhangi bir şekilde öğrenilmesi ile soruşturmaya başlanabilir. Ayrıca mağdurun şikayeti aranmaz.

Şikayet ya da ihbar, cumhuriyet başsavcılığına veya kolluk kuvvetlerine sözlü ve yazılı olarak yapılabilir. Taksirle öldürme suçunda şikayet ve ihbarda bulunmak için herhangi bir süre söz konusu değildir.

Gözaltı

Gözaltı, şüphelinin geçici olarak nezarethane adı verilen yerde tutulmasıdır. Taksirle öldürme suçunda da gözaltı kararı verilebilmesi mümkündür ancak bu kararın suçun soruşturması bakımından gerekli olması ve suçun işlendiğine dair somut delillerin bulunması gerekmektedir. 12 yaşından küçükler ve 15 yaşından küçük sağır ve dilsizler gözaltına alınamaz.

Gözaltı kararının verilmesi halinde, şüpheli en fazla 24 saat süreyle gözaltına alınır ve yine bu süre içinde hakim karşısına çıkarılır. 24 saatlik sürenin dolmasına rağmen hakim karşısına çıkarılmayan şüpheli, tazminat davası açabilir. Tazminat davası, şüphelinin ikametgahının bulunduğu ağır ceza mahkemesinde açılır. Dava açma süresi, kararın kesinleşmesinden itibaren 3 ay veya her halde 1 yıldır. 

Gözaltı karar ve sürelerine karşı itiraz mümkündür. Bu noktada, şüpheli, eşi, veli/vasi, birinci ve ikinci dereceden kan hısımları (çocuklar, kardeşler, dede-nine) vakit kaybetmeksizin kararı veren sulh ceza hakimliğine itirazda bulunabilir. İtiraz başvurusu en geç 24 saat içinde sonuçlandırılır. 

Delillerin Toplanması

Delillerin toplanması, işlendiği iddia edilen suça ilişkin hususların aydınlatılması amacıyla gerçekleştirilen bir işlemdir. Genellikle soruşturma aşamasında yürütülen bir işlem olmakla birlikte her aşamada delil toplanabilmesi mümkündür. Soruşturma aşamasında savcı, yalnızca şüpheli aleyhine değil lehine delilleri toplamakla da yükümlüdür. 

Taksirle öldürme suçunda, özellikle tanık ifadeleri, kamera kayıtları, olay yeri inceleme tutanakları, alanında uzman bilirkişilerin hazırladığı raporlar ve şüphelinin beyanları da dahil olmak üzere her şey delil olarak toplanabilir. 

Suça ilişkin unsurlara yönelik kanıt oluşturan her şey delil olarak toplanabilir ancak toplanan bu delillerin hukuka uygun olarak elde edilmesi zorunludur. Hukuka uygun elde edilmeyen deliller yargılama aşamasına geçildiğinde değerlendirilmez. Ayrıca değerlendirilmeyen bu deliller şüpheli hakkında verilecek kararı da etkilemez.

Örneğin; taksirle öldürme suçunu işleyen kimsenin, şok içinde olması ve iradi davranışlar gösterememesine rağmen ifade odasına alınarak zorla konuşturulması ve bu ifadenin tutanağa geçirilmesi hukuka aykırılık oluşturur. Bu tutanağın mahkemede kullanılabilmesi mümkün değildir. 

İfade ve Sorgu

İfade ve sorgu, suç şüphesi altında bulunan kişilerin suça konu olay hakkında beyanlarının alınmasıdır. İfade, kolluk kuvvetleri veya savcı tarafından gerçekleştirilirken, sorgu sulh ceza hakimi ve mahkeme tarafından yürütülür. Bu makamlar dışındaki kimselerce alınan ifade ve sorgu delil olarak değerlendirilemez.

İfade ve sorgusu gerçekleştirilecek kişi, yetkili merci tarafından çağrılır. Yapılan çağrıya uymayan kimse, kolluk kuvvetleri aracılığıyla zorla getirilir. Zorla getirilen kişinin, çağrıya uymaması sebebiyle neden olduğu giderleri ve hakim tarafından belirlenecek para cezasını ödemesine karar verilebilir. 

Yetkili merci huzuruna getirilen kişinin öncelikle kimlik tespiti yapılır. Kimlik tespitinden sonra kendisine yüklenen suç ve bu süreçte sahip olduğu haklar öğretilir. Kişisahip olduğu haklar kapsamında; avukat isteyebilir, yakınlarına haber verebilir, kendisi lehine delillerin toplanmasını isteyebilir veya susma hakkını kullanmak isteyebilir.

İfade ve sorguda susma hakkını kullanmak isteyen kişi, hiçbir şekilde açıklama yapmak zorunda değildir. Buna karşılık, konuşmak istiyorsa bu isteği özgür iradesine dayanmalıdır. Korkutma, aldatma, ilaç verme, hukuka aykırı yarar vaat etme gibi yasak usullerle konuşturulması sağlanamaz. Aksi halde, kişinin beyanları kendisi aleyhine kanıt olarak kullanılamaz.

İfade ve sorgu sonunda, sorulan sorular ve cevapları içeren bir tutanak tutulur. Bu tutanak, yapılacak yargılamada delil olarak kullanılabilir. Bu nedenle, tutanak imzalanmadan önce dikkatle okunmalı ve gerçek olmayan hususlar varsa imza atılmamalıdır. İmza atılmama nedeni, tutanağa geçirilmelidir.

İfade ve sorgu aşaması, suç şüphesi altında bulunan kişiler için kendilerini savunabilecekleri ilk aşamadır. Dolayısıyla usulüne uygun ve etkili bir ifade/sorgu süreci geçirilmesi yapılacak yargılamaya etkisi bakımından önemlidir. Bu nedenle sürece hakim, alanında uzman bir ceza avukatına danışmakta fayda vardır. 

Uzlaşma

Taksirle öldürme suçu şikayete tabi bir suç olmadığından uzlaşma yoluna gidilemez. 

Adli Kontrol

Adli kontrol, tutuklama nedenlerinin bulunduğu hallerde uygulanabilecek bir koruma tedbiridir. Özgürlüğü daha az kısıtlayıcı olması sebebiyle tutukluluk kararı yerine adli kontrol kararı verilebilmektedir.

Taksirle öldürme suçunda adli kontrol kararı verilmesi mümkündür. Adli kontrol kararı verilmesi halinde, kişi birtakım yükümlülüklere uyması şartıyla serbest bırakılır. Bu kapsamda; kişinin yurt dışına çıkması, araç kullanması ve silah bulundurması yasaklanabilir, belirli aralıklarla imza atma yükümlülüğü öngörülebilir. Yükümlülüklere uyulmaması halinde kişi hakkında tutuklama kararı verilebilir. 

Taksirle öldürme suçunda uygulanacak adli kontrol süresi, suçun temel hali ve nitelikli hali bakımından farklılık göstermektedir. Buna göre;

  • Taksirle öldürme suçunun temel hali bakımından adli kontrol süresi en fazla 2 yıldır ancak bu süre en fazla 1 yıl daha uzatılabilir.
  • Taksirle öldürme suçunda, birden fazla kişinin ölümüne veya ölüm ile birlikte yaralamaya sebep olunmuşsa adli kontrol süresi en fazla 3 yıldır ancak bu süre en fazla 3 yıl daha uzatılabilir.

Belirtilen adli kontrol süreleri, 18 yaşından büyükler için geçerlidir. 18 yaşından küçükler için adli kontrol süreleri yarı oranında uygulanır. 

Verilen adli kontrol kararına karşı; şüpheli, müdafii(avukatı), eşi, veli/vasi itirazda bulunabilir. İtiraz başvurusu, 7 gün içinde asliye ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile yapılır. 7 günlük sürenin kaçırılması halinde, üst merciye itirazda bulunma hakkı kaybedilir. Yalnızca kararı veren hakime adli kontrol kararının kaldırılmasına ilişkin talepte bulunulabilir.

Tutukluluk

Tutukluluk, kanunda belirtilen sebeplerin bulunması halinde kişinin ‘tutukevi’ olarak adlandırılan yerde tutulmasıdır. Taksirle öldürme suçunda tutuklama kararı verilmesini gerektirecek hususlar şunlardır:

  • Tutukluluk kararı verilecek kişinin, suçu işleme ihtimalinin yüksek olması,
  • Tutukluluk kararı verilecek kişinin, kaçma, saklanma, delilleri karartma, tanık mağdur gibi kimseler üzerinde baskı yapacağına ilişkin somut bulgular varsa.

Taksirle öldürme suçunda tutukluluk süresi tıpkı adli kontrolde olduğu gibi suçun işleniş şekline göre değişiklik göstermektedir. Buna göre;

  • Failin davranışı, taksirle öldürme suçunun temel halini oluşturuyorsa, tutukluluk süresi en fazla 1 yıldır. Ancak bu süre gerekli görülen hallerde 6 ay daha uzatılabilir.
  • Failin davranışı, birden fazla kişinin ölümüne veya ölüm ile birlikte yaralamaya sebep olmuşsa tutukluluk süresi en fazla 2 yıldır. Bu süre gerekli görülen hallerde 3 yıl daha uzatılabilir. 

Bahsedilen tutukluluk süreleri 18 yaşından büyükler için geçerlidir. 15-18 yaş aralığındaki çocuklar için tutukluluk süreleri ⅔ oranında uygulanır.

Tutuklama karar ve sürelerine karşı; şüpheli, müdafii(avukatı), eşi, veli/vasi itirazda bulunabilir. İtiraz, 7 gün içinde asliye ceza mahkemesine verilecek bir dilekçe ile veya zabıt katibine bu yöndeki talebin bildirilmesiyle yapılır. 

Taksirle Öldürme Suçunda Soruşturma Sonucu Verilebilecek Kararlar

Taksirle öldürme suçunda soruşturma sonucu verilebilecek kararlar şunlardır: 

  • Soruşturmaya yer olmadığı kararı (SYOK),
  • Kovuşturmaya yer olmadığı kararı (KYOK) 
  • İddianamenin düzenlenmesi 

Soruşturmaya Yer Olmadığı Kararı (SYOK)

Soruşturmaya yer olmadığı kararı, şikayet veya ihbar konusu davranışın açıkça suç oluşturmaması ya da genel ve soyut nitelikte olması halinde verilen karardır. Bu karar ile kişi hakkında soruşturma açılmaz ve kişiye şüpheli sıfatı verilmez.

Örneğin, “İstanbul’da dikkatsiz sürücüler yüzünden binlerce çocuk ölüyor” şeklindeki bir ihbar, genel ve soyut nitelikte olduğundan ve belli bir kişiye yüklenemeyeceğinden soruşturmaya yer olmadığı kararı verilecektir. 

Soruşturmaya yer olmadığı kararı verilmesinin hatalı olduğu düşünülüyorsa, kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde kararı veren savcının bağlı olduğu sulh ceza hakimine verilecek bir dilekçe ile itirazda bulunulabilir. 

Kovuşturmaya Yer Olmadığı Kararı (KYOK)

Kovuşturmaya yer olmadığı kararı, kişi hakkında dava açılmasını gerektirecek bir durumun bulunmadığı veya dava açılmasına engel hususların varlığı halinde verilen karardır. 

Taksirle öldürme suçunda, suçun işlendiğine dair yeterli kanıt yoksa veya kişi hakkında bu suça ilişkin daha önce açılmış bir dava ya da verilmiş bir karar varsa kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilir.

Kovuşturmaya yer olmadığı kararına itiraz edilebilir. İtiraz, kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gün içinde, kararı veren savcının bağlı olduğu sulh ceza hakimliğine verilecek bir itiraz dilekçesi ile yapılır. 

İddianamenin Düzenlenmesi

İddianamenin düzenlenmesi, savcının şüpheli hakkında dava açılmasına yönelik talebini içeren işlemidir. Soruşturma aşamasının sonunda, toplanan deliller suç işlendiğine yönelik yeterli kanıt oluşturuyorsa ve KYOK kararı da verilemiyorsa savcı iddianame düzenler. Düzenlenen bu iddianame mahkemeye sunulur, iddianamenin mahkemece kabulü ile kamu davası açılmış olur.

Taksirle Öldürme Suçunun Savunması

Taksirle öldürme suçunun savunması, uzun süreler hapis cezası gerektiren bir suç olması bakımından önem taşımaktadır. Kişi, soruşturma ve yargılama aşamalarında yapacağı savunma ile suçtan kurtulabilir veya verilecek cezanın indirilmesini sağlayabilir. Bu bakımdan suça yönelik yapılacak savunmada şu hususlar ileri sürülebilir:

  • Dikkat ve özen yükümlülüğüne uyulmasına rağmen ölüm neticesinin gerçekleştiği,
  • Suça konu davranışla ölüm neticesi arasında bir ilişki bulunmadığı, 
  • Sanığın, ölüm neticesinin gerçekleşmesinin öngörülebilmesinin mümkün olmadığı,
  • Sanığın, öngörülebilir ölüm neticesini öngöremediği bu nedenle bilinçli taksir unsurlarının oluşmadığı,
  • Suçun oluşumunda sanığın kusurunun daha az olduğu,
  • Ölenin, sanığın cezasında indirim yapılacak veya cezasını kaldıracak kimselerden olduğu ve sanığın hissettiği acı nedeniyle mağdur olduğu, 
  • Şüpheli/sanığın akıl hastalığının bulunduğu,
  • Şüpheli/sanığın yaşının küçük olduğu, cezasında indirime gidilmesi gerekeceği,
  • Sanığın sağır ve dilsiz olduğu ve cezalandırılamayacağı veya cezasında indirime gidilmesi gerektiği,
  • Sanığın suçu, başkasından gördüğü tehdit ve şiddet nedeniyle gerçekleştirdiği,
  • Sanık hakkında gerçekleştirilen işlemler veya yargılamada usule aykırılıkların bulunduğu,
  • Toplanan delillerin, sanığın taksirle öldürme suçunu işlediğine yönelik yeterli kanıt oluşturmadığı,
  • Delillerin elde edilme yönteminin hukuka aykırı olduğu, karar aşamasında değerlendirilemeyeceği.

Tüm bu hususlar suça yönelik genel değerlendirmeler bağlamında sürülebilecek iddialardır. Dolayısıyla kişilerin savunmasını, dosyasındaki hususlara göre ve hukuki çerçevede yapması önem taşımaktadır. Bu nedenle, savunmanın önemi ve etkinliği bakımından uzman bir ceza avukatına danışmakta fayda vardır. 

Taksirle Öldürme Suçunda Ceza Yargılaması Aşaması

Taksirle öldürme suçunda ceza yargılaması aşaması, mahkemece iddianamenin kabulü ile başlayıp yine mahkemece bir karara varılması ile sona eren aşamadır. Ceza yargılaması aşamasına kovuşturma adı da verilir. Bu aşamada, şüpheli artık sanık sıfatını alır. Ölen kişinin yakınları da davaya katılma talebinde bulunarak ‘katılan’ sıfatını alabilir.

Taksirle öldürme suçunun ceza yargılaması aşaması, genel hükümlere göre yürütülür. Bu kapsamda, sanığın sorgusu yapılır, tanıklar dinlenir, alanında uzman bilirkişilerin görüşü alınır, hakim suçun işlendiği yer keşfe gidebilir ve toplanan deliller değerlendirilerek suça konu olayda gerçek ortaya çıkarılmaya çalışılır. 

Kovuşturma aşamasının sonunda, yapılan değerlendirmeler ve edinilen bilgiler ışığında hakim bir kanaate varır ve dava konusu suça ilişkin bir karar verir. Verilen bu kararlara karşı istinaf ve temyiz (Yargıtay) kanun yoluna gidilebilir.

Taksirle bir insanın ölümüne neden olma halinde yetkili ve görevli mahkeme, suçun işlendiği yer asliye ceza mahkemesidir. Birden fazla insanın ölümüne yahut bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olunması halinde yetkili ve görevli mahkeme suçun işlendiği yer Ağır Ceza Mahkemesidir. 

Taksirle Öldürme Suçunda Zamanaşımı

Taksirle öldürme suçunda dava zamanaşımı süresi 15 yıl, ceza zamanaşımı süresi 20 yıldır. Zamanaşımı süreleri, suçun işlendiği tarihte 12-15 yaş aralığındaki çocuklar için yarı oranında, 15-18 yaş aralığındaki çocuklar için üçte ikisi oranında uygulanır. 

Taksirle öldürme suçunda dava zamanaşımı süresi, mağdurun ölüm anından itibaren başlar. Ceza zamanaşımı süresi ise, mahkeme tarafından kişi hakkında verilecek kararın kesinleşmesi ile başlar. Karar, üst mahkemelere (istinaf, yargıtay) başvurulmuşsa bu mahkemelerin hükmüyle, başvurulmamışsa yerel mahkemenin hükmüyle kesinleşir. 

Dava zamanaşımı süresinin dolması halinde kişi hakkında dava açılamaz veya dava açılmış ise, dava düşer ve  herhangi bir karara hükmedilemez. Ceza zamanaşımı süresinin dolması halinde ise, kişiye işlediği suç nedeniyle verilen cezanın infazı gerçekleştirilemez. 

Taksirle Öldürme Suçunda Mahkemenin Verebileceği Kararlar

Taksirle öldürme suçunda mahkemenin verebileceği kararlar şunlardır:

  • Beraat,
  • Ceza verilmesine yer olmadığı kararı (CYOK),
  • Mahkumiyet,
  • Adli para cezasına çevirme,
  • Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB),
  • Cezanın ertelenmesi,
  • Davanın düşmesi.

Beraat

Beraat, sanığın suçsuz olduğuna kanaat getirilmesi halinde verilen karar türüdür. Taksirle öldürme suçunda da, mahkeme sanığın bu suçu işlemediğine karar verirse, sanığın beraatine hükmeder. Beraat kararı ile, kişinin sicilinde bu suça yönelik hiçbir kayıt kalmaz. 

Yargıtay, bir kararında sanık hakkında maktulü taksirle öldürme suçundan dolayı yapılan yargılama sonucunda elde edilen delillerin, hükümlülüğe yeter nitelik ve derecede bulunmadığı gerekçesiyle sanık hakkında beraat kararına hükmetmiştir. (Yargıtay 1. CD., 2013/4117 E., 2014/5970 K.

Ceza Verilmesine Yer Olmadığı Kararı (CYOK)

Yargılamaya konu davranışın  suç oluşturduğu kabul edilmekle birlikte failin durumu nedeniyle ceza verilemiyorsa, ceza verilmesine yer olmadığı kararı verilir. Taksirle öldürme suçunda CYOK kararı şu hallerde verilir: 

  • Sanığın 12 yaşından küçük olması,
  • Sanığın sağır ve dilsizliği nedeniyle kusurunun bulunmaması,
  • Sanığın; alkol, uyuşturucu gibi geçici nedenler altında bulunması, (Olaya göre kusurluluk oranı değerlendirilir.)
  • Sanığın suça konu davranışı, cebir, şiddet veya tehdit nedeniyle gerçekleştirmiş olması,
  • Sanığın, ölümüne neden olduğu kişinin sanığa çok yakın biri olması ve sanığın duyduğu acı nedeniyle ceza verilmesinin gereksiz olması.

Mahkumiyet 

Mahkumiyet, sanığın suç işlediğinin, şüpheye yer bırakmayacak şekilde kanıtlanması durumunda verilen karar türüdür. 

Sanığın mahkumiyetine karar verilmesi durumunda, verilecek cezaya da hükmolunur. Buna karşılık, ceza yerine güvenlik tedbirleri uygulanabileceği gibi yalnızca güvenlik tedbirinin uygulanmasına da karar verilebilir. Taksirle öldürme suçunun sanığı hakkında uygulanabilecek güvenlik tedbirleri şunlardır:

  • Sanık 3 ay ila 3 yıl arasında meslekten yasaklanabilir,
  • Sanığın sürücü belgesi geri alınabilir, 
  • Sanık akıl hastası veya çocuksa bu kişilere özgü tedbirler uygulanabilir,
  • Sanık yabancıysa, sınır dışı edilebilir,
  • Sanık daha önce taksirle bir suç işlemişse, tekerrür hükümleri uygulanır. (18 yaşından küçükler hakkında tekerrür hükümleri uygulanamaz)

Tekerrür, kişinin bir suçtan mahkumiyeti sonrasında tekrar yeni bir suç işlemesidir. Tekerrür hükümleri kapsamında; sanığın işlediği suç adli para cezasını gerektirse de hapis cezası uygulanır, kişi hapiste daha fazla kalır, cezası infaz edilse dahi denetim şartıyla serbest bırakılır. 

Hakim, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri ve yargılama aşamasındaki pişmanlığını da göz önüne alarak cezasında  ⅙ oranında takdiri indirime gidebilir. Bu durum uygulamada iyi hal indirimi olarak da bilinir. Ancak sanığın bu indirimden yararlanmak için mahkemeyi etkileyecek tavırlar sergilemesi halinde ‘iyi hal indirimi’ uygulanmaz.

Adli Para Cezasına Çevirme

Adli para cezasına çevirme, sanığa verilecek 1 yıl veya daha az hapis cezalarının para cezasına çevrilmesine ilişkin karar türüdür. Kural bu olmakla birlikte, taksirle işlenen suçlarda hapis cezası 1 yıldan fazla olsa dahi para cezasına çevirme kararı verilebilir. Ancak suçun bilinçli taksirle işlenmemesi gerekir.

Adli para cezasına çevrilme kararı verilmesi halinde, hakim tarafından en az 5 en çok 750 gün olmak üzere bir gün sayısı belirlenir. Belirlenen bu gün sayısı ile günlük ödenecek en az 20 en çok 100 liralık miktar çarpılır. Bu işlem sonucunda çıkan değer sanığın ödemesi gereken adli para cezası olarak tespit olunur. 

Hakim, belirlediği para cezasının tek seferde veya taksitlerle ödenmesine karar verebilir. Tek seferde ödenmesine karar verdiği durumda, sanık ceza miktarını en fazla 1 yıl içinde ödemelidir. Taksitlerle ödenmesine karar verilmesi halinde ise, ceza miktarı en fazla 2 yıl içinde ödenmelidir. Aksi halde, hapis cezasının uygulanmasına karar verilebilir. 

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı (HAGB)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, sanık hakkında verilecek hükmün açıklanmasının ertelenmesidir. HAGB kararının verilmesi ile, sanık hakkında hükmolunan cezai yaptırımlar sonuç doğurmamaktadır. Taksirle öldürme suçunda HAGB kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır:

  • Sanığa verilecek cezanın 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası ya da adli para cezası olması,
  • Sanığın, daha önce kasten işlemiş olduğu bir suçtan mahkumiyetinin olmaması,
  • Sanığın, bir daha suç işlemeyeceğine ilişkin inanç oluşturması,
  • Sanığın, uğranılan zararı tazmin yoluyla giderilmesi.

Bu şartların bulunması halinde hakim HAGB kararı verebilir. HAGB kararı verilmesi halinde, sanık 5 yıl süre ile birtakım yükümlülüklere uymak şartıyla denetime tabi tutulur. Denetim süresince, yükümlülüklerine uyan ve kasten suç işlemeyen sanığın cezası infaz edilmiş sayılır.

Sanık, 5 yıllık denetim süresi içinde yükümlülüklerine uymaz ya da kasten bir suç işlerse, başlangıçta açıklanması ertelenen hüküm açıklanır ve hükümde belirtilen yaptırımların uygulanmasına geçilir. Hakim, sanığın durumunu da değerlendirerek cezanın yarısının uygulanmasına, cezasının ertelenmesine veya başka seçenek yaptırımlara karar verebilir. 

Verilen HAGB kararlarına karşı, 7 gün içinde kararı veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle itirazda bulunulabilir. İtiraz kanun yoluna, şüpheli ile birlikte eşi, müdafii (avukatı), veli/vasi de başvurabilir.  

Cezanın Ertelenmesi

Cezanın ertelenmesi, birtakım yükümlülüklere uyulması şartıyla sanığa verilecek hapis cezasının bir süre infaz edilmemesi kararıdır. Taksirle öldürme suçunda cezanın ertelenmesi kararı verilebilmesi için gerekli şartlar şunlardır:

  • Sanığa 2 yıl veya daha az süreli hapis cezasının verilmesi (18 yaşından küçük ve 65 yaşından büyükler için 3 yıl veya daha az süreli olması)
  • Sanığın, kasten işlemiş olduğu bir suçtan 3 aydan fazla mahkumiyetinin bulunmaması, 
  • Sanığın gösterdiği pişmanlık nedeniyle bir daha suç işlemeyeceğine dair kanaat oluşması.

Bu hususların sağlanmış olması halinde, hakim cezanın ertelenmesi kararı verebilir. Cezanın ertelenmesi kararı ile birlikte en az 1 yıl en çok 3 yıl süre ile bir denetim süresi belirlenir. Belirlenen bu süre içinde, sanığa meslek sahibi olmak gibi birtakım yükümlülükler öngörülebilir. Buna karşılık hakim, denetim süresinin belli şartlar olmadan da geçirilmesine karar verebilir. 

Hakim tarafından belirlenmiş yükümlülüklere uyan ve denetim süresi içinde kasten bir suç işlemeyen sanığın cezası infaz edilmiş sayılır. Ancak yükümlülüklere aykırı davranışlara ısrarla devam eden veya kasten bir suç işleyen sanığın ertelenmiş olan hapis cezasının infazına karar verilir. Böylece sanık, cezasının kalan kısmını cezaevinde tamamlar. 

Davanın Düşmesi

Davanın düşmesi, yargılamanın bir hüküm verilmeksizin sonlandırılmasıdır. Taksirle öldürme suçunda davanın düşmesi kararı verilebilecek haller şunlardır:

  • Sanığın hayatını kaybetmesi,
  • Genel af ilan edilmesi,
  • 15 yıllık dava zamanaşımı süresinin dolması,
  • Sanığın yargılamaya konu fiili nedeniyle zaten açılmış bir dava veya daha önceden verilmiş bir kararın bulunması,

Taksirle Öldürme Suçunda İstinaf ve Yargıtay Süreci

Taksirle öldürme suçunda istinaf kanun yoluna başvurabilmek mümkündür. İstinaf başvurusu, kararı veren mahkemeye verilecek istinaf dilekçesi ile veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. İstinaf başvurusu, kararın tebliğinden itibaren 7 gün içinde yapılmalıdır. Aksi halde istinafa başvuru hakkı kaybedilir ve kararın infazına geçilir. 

Taksirle öldürme suçunda, Yargıtay’a başvurabilmek genel anlamda mümkündür. Ancak verilen kararın niteliğine göre bazı hallerde Yargıtay’a başvurulamayabilir. Yargıtay’a başvurulamayacak haller şunlardır:

  • İlk derece mahkemelerinin verdiği 5 yıl veya daha az süreli hapis cezası kararları, 
  • Hapis cezasından çevrilen adli para cezası kararları,
  • Davanın düşmesine, ceza verilmesine yer olmadığına, güvenlik tedbirine ilişkin kararlar,
  • İstinaf mahkemesinin 5 yıl veya daha az süreli hapis cezası kararlarını artırmayan kararları.

Yargıtay’a başvuru, istinaf mahkemesi olan bölge adliye mahkemesine verilecek bir temyiz dilekçesi ile veya zabıt katibine beyanda bulunmak suretiyle yapılır. Yargıtay’a başvuru süresi, kararın öğrenilmesinden itibaren 15 gündür. Bu süre içinde başvuru yapılmaması halinde, Yargıtay’a başvuru hakkı kaybedilir. Hüküm istinaf mahkemesinin kararıyla kesinleşir.

Taksirle öldürme suçu, 15 yıla kadar hapis cezası uygulanabilecek bir suç tipidir. Dolayısıyla yargılama aşamasının başından sonuna kadarki sürecin(karakol/savcılık aşamasından itibaren) etkin bir şekilde yönetilmesi ve hukuki bağlamda etkin ve agresif savunmalar yapılarak hak kaybının en aza indirilmesi önem taşımaktadır. Bu noktada mutlaka bir uzman bir ceza avukatından destek alınmalı, kendinizin veya yakınlarınızın özgürlüğü riske atılmamalıdır.

KAYNAK : Avukat Burak Temizer- Burak Temizer Hukuk Bürosu- Nişantaşı Şişli İstanbul

Ağır Ceza Avukatı

Ağır ceza avukatı, ağır ceza mahkemelerinde görülen davalarda savunma yapan avukattır. Ağır ceza mahkemeleri, ağır cezayı gerektiren suçların görüldüğü mahkemelerdir. Bu suçlar arasında kasten öldürme, yaralama, hırsızlık, gasp, dolandırıcılık, uyuşturucu ticareti, terör suçları gibi suçlar yer almaktadır.

Ağır ceza avukatı, ağır ceza mahkemelerinde görülen davalarda müvekkillerini temsil eder. Müvekkillerin haklarını korumak ve en iyi şekilde savunmasını sağlamak için çalışır. Bunun için öncelikle davayı iyice analiz eder ve müvekkilinin durumunu değerlendirir. Daha sonra dava stratejisini belirler ve bu strateji doğrultusunda hareket eder.

Ağır ceza avukatı, dava sürecinde müvekkiliyle yakın bir iletişim içinde olur. Müvekkilinin sorularını cevaplar ve onu dava süreci hakkında bilgilendirir. Ayrıca, müvekkiliyle birlikte dava dosyasını inceler ve gerekli hazırlıkların yapılmasını sağlar.

Ağır ceza avukatı, dava duruşmalarında müvekkili adına savunma yapar. Savunmasında, müvekkilinin suçsuzluğunu veya cezanın hafifletilmesi gerektiğini savunur. Bunun için hukuki gerekçeler sunar ve delilleri ortaya koyar.

Ağır ceza avukatı, dava sonuçlanana kadar müvekkiliyle birlikte çalışır. Dava sonucunda müvekkilinin lehine bir karar çıkması için elinden geleni yapar.

Avukat bulmak için tıklayın